Ağrı Dağı
--------------------------------------------------------------------------------
BÜYÜK AĞRI DAĞI
Büyük ve Küçük Ağrı dağları; Türkiye, İran ve Nahcivan devlet sınırlarının birleştiği bir noktada yer alır. Küçük Ağrı doğuda, Büyük Ağrı Dağı batıdadır. Her ikisine birden Ağrılar denir. Doğubayazıt ovasının kuzeyinde, ilçe merkezine 15 km. uzaklıktadır. Ana kütleyi Büyük Ağrı oluşturmaktadır. Her ikisinin yamaçlarında oluşmuş pek çok parazit koniler vardır.
Türkiye’ nin en büyük dağı olan Büyük Ağrı dağı (5.137 m.) solmuş volka- nik bir yanardağdır. Ağrı Dağı, Aras güneyi dağının ucu ile bağlantılıdır. Ağrı dağı ile bu sıra dağı birbirinden Pamuk Gediği ayırmaktadır ki, Doğu bayazıt- Iğdır karayolu buradan geçer.
Ağrı dağının kuzey batısındaki Iğdır ovasından yüksekliği 4.500 m.. güneyindeki Doğubayazıt düzlüğünden nisbi yüksekliği 3.400 m.’ dir. Bu fark Iğdır ovasının çukurda oluşundandır.
Ağrı dağı, küçük tepeler teşkil etmeden, birbirine tek başına yükselerek dünya volkanlarının en görkemlisi olmuştur . Dağın zirvesinde kar ve buzlarla kaplı bir krater vardır. Bundan örtülü dağın tepesi yaz - kış devamlı karla kaplı olarak beyaz görünür. Büyük Ağrı’nın üzerini bulut örter ve tepe tarafına yazın dahi kar ve yağmur yağar.
Ağrı Dağı yaklaşık 17 km. yarı çapında bir taban üzerine oturmuştur. 1.188 km.2 yer kaplamaktadır. Çevresi 128 km. dir. Dağın tepe tarafı üç çataldır ve en yüksekliği Iğdır’ a bakandır . Kar sınırı 4.000 - 4.500 metreden başlayan dağ, geniş bir alana egemen olduğu için, Karaköse’ nin bir çok yerinden, Iğdır ilinin ve Nahçıvan’ ın her tarafından, Van, Erzurum, Kars, Ermenistan ve İran’ ın yüksek yerlerinden görülebilir. Bu dev kütlenin yakından görünüşü heybetli ve etkileyicidir.
Dağ bir sünger gibi kendi suyunu kendi içine çekerek emer. Dağın emdiği suların bir kısmı Serdarbulak, Yakup, Örtülü ve Topçatan kaynakları ile dışarı çıkar. Ancak yarık bulamayan kar suları dağın eteklerine doğru akar. Dağ eteklerine yaylaya çıkan göçebeler, dağda çok sayıda bulunan evcil ve yabani hayvan bu sulardan faydalanır.
Ülke turizmi yönünden büyük bir öneme sahip olan Ağrı dağı: Her zaman karlı, her zaman dumanlı... Onun başı hep göklerde... Büyüleyici beyaz zirvesi sonsuza asılmış bir bulut gibi ve yeryüzünden tamamen kopmuş görünen efsane dağ Ağrı, türkülere sinmiş, aşıklara ilham kaynağı olmuş...
Büyük Ağrı’ nın kuzey yamacında ve 4.000 m. yükseklikte Küp Gölü adında bir karakter göl vardır.
Dağın zirvesinde Ağustos ayında bile ısı –6 dereceden aşağı düşmez. Yaz mevsiminin sıcak günlerinde normal ısı 0’ ın altında -6*,-10* arasında olur. Yaylası bol, otlaklarının her mevsimde otları görünür. Ağrı dağının yamaçlarında ağaçsı bitki örtüsünün çok seyrek olduğu dikkati çeker. Bazı kesimlerde bodur huş ağaçlarına ve ardıç çalılıklarına rastlanır.
Kışın D. Bayazıt ovasına karla örtülü olduğu halde, Ağrı dağının güney doğu, güney ve güneybatı yamaçlarında kar tutmayan pek çok yer vardır. Kışın buradan “kışlak” olarak kullanılıp koyun otlatılır. Bilhassa inek vadisindeki mağaralar, yüzlerce koyunu barındırabilecek genişliktedir.
Tarihi belgeler , Dede Korkut Hikayeleri ile İstahri ve Mukaddesi gibi Arap yazarlarının verdikleri bilgilere göre, önceki yüzyıllarda Ağrı yamaçlarının ormanlarla örtülü olduğu anlaşılmaktadır . Günümüzde iyice çıplak bir durum kazanan Ağrı Dağının etekleri, çevresine tespih taneleri gibi dizilen köylerde çok sayıda beslenen hayvanlara aşırı otlama yüzünden iyice çoraklaşmakta, hatta erozyon baş göstermektedir. Hafif bir rüzgarda Örtülü, Çiftlik, Türkmen ve Gölyüzü köyleri çevresinde kumırtınası başlamaktadır.
KÜÇÜK AĞRI DAĞI
Ağrı Dağının volkanik kütlesi temelde birdir, sonradan iki büyük koniye ayrılır. İşte bu konilerden doğudakine Küçük Ağrı dağı adı verilir.
Büyük Ağrı’ nın hemen yanı başında yükselen Küçük Ağrı Dağı, oluş ve yapı bakımından Büyük Ağrı’ ya benzer. Bu diğerinin tersine sivridir, tam bir konik çadır şeklindedir. Küçük Ağrı daha sivri, büsbütün susuz ve çıplaktır. Her iki volkan dağın doruk çevresinde dört yana doğru derin sarp yamaçlı ve dar vadiler uzanır.
2.500 metreye kadar ortak bir taban üzerinde yükselen iki koniyi, yani Büyük Ağrı ile Küçük Ağrı dağını 14 km. uzunluğundaki Serdarbulak geçidi ( 2.687 m. ) ayırmaktadır. Bu iki dağın arası kısa ağaçlarla kaplıdır. Küçük Ağrı’ nın karı yaz ortamında tümüyle kalkar.
Küçük Ağrı’ nın tam tepesinde kraterin ağzında göl halinde su birikirse de, bu çukurluğun suları yazın kurur. Yamaçlar diktir, fakat çoklukla kayalık değildir.
Ağrı Dağının Tarihi ve Kültürel Özellikleri:
Ağrı Dağı, Doğu Anadolu'nun, özellikle Ağrı vilayetinin simgesidir. Ağrı dağı yöresinde tarihin çeşitli devirlerinde yaşayan kavimler, bu görkemli dağa kutsal bir yapı gibi bakmışlardır.
Ağrı aynı zamanda dünyanın sayılı dağlarındandır. Nuh tufanına ve Nuh gemisi aramalarına konu olduğundan özellikle yabancı dağcıların ve din adamlarının ziyaretgahı olmuştur. Ağrı Dağının Türk tarihinde ve Edebiyatında da müstesna bir yeri vardır.
Tevrat ta ve bazı kitaplarda Nuh’ un Gemisinin tufandan sonra Ararat dağına oturduğu yazılıdır. Kuran- ı Kerim’ in Nuh suresinde Cudi dağında olduğu belirtilmektedir. Acaba Orta Doğunun çatısı durumunda olan Ağrı Dağının adı Tufan olduğu zaman “Cudi” miydi? Veya Ağrı dağının güney karşısında gemi siluetinin olduğu Meşar dağının eski adı Cudi’ midir?
Ağrı Dağının bütün dünyaya ün salmasının başka sebepleri şunlardır.
Ağrı, Avrupa’ nın bütün zirvelerinden yüksektir, bu dağın bir özelliği de, yek pare bir kütle halinde birden bire yükselmesidir. Bu dünyanın belki en muazzam dağ manzarasıdır. Himalaya ve Antlar gibi ulu dağlarda yükselme tabaka tabaka olduğu için tek başına birden yükseliveren Ağrı Dağının heybetinden mahrumdurlar.
İki kartal yuvası gibi Ağrı dağları efsanelere en çok konu olan dağdır. Geçimsiz iki bacı efsanesi Adem ile Havva efsanesi Nuh’ un Gemisi efsanesi bunların en çok bilinenleridir.
Anadolu dağlarının başı sayılan bu dağ dünyamızın da belli başlı dağlarındandır. Ağrı sadece Türkiye’ nin en yüksek dağı değil aynı zamanda bölgenin tarihi, coğrafyası, iklimi, folkloru ve toplum hayatı üzerinde büyük etkisi olan bir tabiat harikasıdır. Bu dağ sır doludur, kültür doludur.... Bu yüce dağın bağrında nice efsaneler saklıdır. Bunlar yukarda belirtilen efsanelerden ayrı olarak; dağ anaları, kar adamları, dağ canavarları, Şahmeran ve aşk hikayeleridir...... Özellikle mitolojik içerikli olanlar ve Nuh’ un gemisi efsanesi halkın hayal zenginliğinde şekillenerek kalıplara sokulmuştur. Halk, ağzı dili olmayan bu koca dağı dillendirmiştir. Adem ile Havva’ dan başlayıp günümüze kadar devam eden bir çok dini, efsanevi, bazı toplumsal ve aşk olaylarına konu olmuştur.
Ağrı ve Aladağ da Oğuz, Arsaklı ve İlhanlıların yaylakları vardı. İlhan’ lılar sevinçli günlerinde , toplantı - Bayramlarda kurultaylarını burada yaparlardı . Yazı burada ki yazlık saraylarda geçiren İlhan’ lılar, bütün Anadolu ve İran’ ı buradan idare ederlerdi. Ağrı, İran, Kafkasya ve Anadolu üçgeninin tam ortasında bulunduğundan zaman zaman değişik devletlerin kontrolünde olmuş 4. yüzyıldan fazla Osmanlı Devletinin milli sınırları içende kalmıştır. 1878 Berlin Antlaşmasından sonra ve 1. dünya savaşı sırasında Türkiye, Rusya ve İran arasında paylaşılmıştır.
XX. Yüzyılın başında Büyük Ağrı Dağının güney tarafı Türkiye’ ye, kuzeyi Rusya’ ya ve Küçük Ağrı Dağının doğu cepheside İran’ a ait bulunuyordu. 1. Dünya savaşından sonra 16 Mart 1921 de Moskova, 13 Ekim 1921 tarihinde Kars antlaşmalarıyla sınırlar belirlenerek Türkiye- Sovyetler Birliği hududunun Aras nehrinden geçirilmesi üzerine büyük Ağrı Dağının kuzeyinde Türkiye toprakları içine alınmış oldu. 1923 ve 1932 yılında yapılan hudut düzeltmesiyle Küçük Ağrı dağının tamamı Türkiye sınırları içerisindedir. Gezi ve coğrafya kitaplarında Ağrı dağına çok yer verilmiştir. Arap coğrafyacısı İstahri yazdığı kitabında Ağrı’ da pek çok orman ve av hayvanı olduğu hatırlatır. Mukaddesi, Ağrı Dağı yamaçlarında binden fazla köy bulunduğunu yazar. X. Yüzyılda yaşamış olan tarihçe Thomas, Ağrı dağı çevresinde geyik, yaban domuzu, aslan ve yaban eşeği gibi hayvanların çok bulunduğuna işaret eder. 13. yüzyılda Marko Polo da “ Nuh’ un dağı” nda araştırma yapmış, seyahatnamesinde bahsetmiştir.
Ağrı Dağının Ayırıcı Nitelikleri
Türk ve dünya kültüründe Ağrı Dağının özel bir yeri vardır. Gerek yurdumuz gerekse yakın doğu kültürlerinde, Ağrı Dağı ile ilgili pek çok efsane geliştirilmiştir . Ermeni’ lerin kendi ülkelerinin merkezi olduğunu iddia etmeleri, Yahudi kutsal metinlerinde ve Hıristiyanlıktaki Nuh’ un gemisinin bu dağa indiği inancı Ağrı Dağının hem siyasi hemde dini yönden önemini artırmaktadır.
Dağcılık Sporu
Dağa çıkış izinle olmaktadır. Yaz ve kış çıkışları olmak üzere yılda iki defa çıkış yapılır. Y az çıkışları Temmuz, Ağustos ve Eylül, kış çıkışları ise Ocak ve Şubat aylarında olmaktadır. Türkiye Dağcılık Federasyonu özellikle 30 Ağustos Zafer tırmanışını uluslararası boyutta organize ederek dağın tanıtımını da yapar . Her zaman Eli Köyüne kadar çıkmak için ilçe merkezinde arazi tipi araçlar ve kamyonlar bulunabilmektedir. Eli Köy ile 3200 m. kampı arasında katırlarla dağcı yükü taşınmaktadır. İhtiyaç duyulması halinde bir gece konakladıktan sonra 4200 kampına çıkılmaktadır. İklim ve basınç sorunu yaşanmıyorsa direk olarak da çıkılabilmektedir. 4200 kampı yazın buzulun başladığı yer olarak değerlendirilir. Bu kamptan sonra buzul tırmanışı başlar. Sabah çok erken saatlerde tırmanış başlar ve zirve yapıldıktan hemen sonra dönüş başlar. Dönüş hava durumuna göre 3200 kampı olur.
Ağrı Dağının doruğu çok uzaklardan ve geniş bir alandan görülür. İran, Azerbaycan, Van, Kars, Iğdır ve Bitlis’ den açık havalarda yüksek yerlerden bakıldığında bu görkemli dağ görülebilmektedir. Büyük Ağrı’ nın 4 .000 metre yukarılarında her zaman kar bulunur, takke biçiminde doruğu örten karın bir kısmı buzuldur. Genişliği 12 km. ye varan buzun aynı zamanda Türkiye’ de mevcut az sayıda buzullar arasında en büyük olanıdır.
Ağrı dağının yamaçlarında su kaynağı bulunmaz, yukarılardan akıp gelen kar ve yağmur suları vardır ki bunlar fazla aşağılara inmez. Çok yağış almasına rağmen çatlaklar ve andezit yapı suyu hemen emer. Sıcak yaz günlerinde bilhassa dağın güney yamacı bir çöl gibi olur, sadece dağın eteğindeki ( Dip kısmı) köylerde kaynak ve sazlık suları vardır.
Ağrı Dağının eteklerinde özellikle güney doğu eteğindeki inek vadisi denilen yerde her biri yüzlerce hayvan alabilecek genişlikte bir çok mağara oluşmuştur, bu mağaralar hayvan yetiştirilenlerce barınak (kom) olarak kullanılmaktadır. Daha aşağılarda Hallaç köyü yakınında bir de buz mağarası vardır.
Ağrı Dağının güneyinde yer alan Doğubayazıt ovası kuzeyindeki Iğdır ovası ve Sürmeli çukuruna göre yüksektedir .Yani dağın kuzeyindeki ova güneydekinden yüzlerce metre aşağıdadır.
“AĞRI” ADI NEREDEN GELİYOR
Ağrı dağının adı zaman zaman değişik söylenmiştir.
Çeşitli tarihlerde Ağrı’ ya Argı, Han Argı, Argurı, Arkuru, Ark dağı, Argı dağı denilmiştir. Selçuklular buraya yerleştikten sonra Eğri dağ, bilahare Ağrı dağ adını aldı. Zamanla Ağrı dağı, şekline dönüştü. Halk bazen Kire / kıra olarak da ad vermektedir.
1938’ den beri İl, sınırları içindeki Türkiye ’ nin bu en yüksek dağı olan Ağrı dağına izafeten AĞRI olarak isimlendirilmektedir.
“Urartu” adının bu kavme, güneydeki Samiler tarafından verildiği ve bunun “Ur-Ar-tu” ( Yukarı ülke, yüksek memleket) manasına geldiği ileri sürülmektedir. Hatta bu isimdeki “Ur” ( yukarı, yüksek) kelimesinin Sümerce’ den geldiği ve Akadlılarca Dicle- Fırat yukarılarının “Yukarı memleket ” manasına böylece anıldığı kanaatine varılmıştır. Bu yüzden, Urartu ülkesinin en yüksek dağlarına da “Ararat dağları” isimleri verilmiş bulunuyor. Sonradan Musevilerle, Hıristiyanlar “ Tevrat” tan alarak bu adı Ağrı Dağına alem etmişlerdir.
Küçük Arsaklı devleti zamanında memleket başlıca 15 eyalete ayrılmış; bunlardan hükümdarların yazlık ve kışlık başkentlerinin bulunduğu yukarı Aras boyu ve Ağrı Dağı çevresinde ARARAT eyaleti adı verilmiştir.
Anlaşılacağı gibi, Ararat, Ağrı dağının adı değil, bu bölgenin Urartu ve Arsaklılar zamanındaki adıdır . Ağrı dağının eski Türkçe’ de “yüksek” anlamına gelen ağrı ve ağru kelimesinden geldiği öne sürülmektedir. Ayrıca ağrı kelimesinin Arapça’ da “ muhteşem ” anlamındaki ağra ile ilgili olduğu da belirtilmektedir. Bu adlar, zamanla söylene söylene halk arasında Ağrı Dağı olarak benimsenmiştir.